Monday 2 December 2013

500 Days of Summer: Aşka Dair Pek Çok Şey

Sıradan bir romantik komedi, sıradan bir aşk hikayesi değil, kurgusuyla seyirciyi baştan başa sürükleyen acıklı ve bu yüzden gerçek bir hikaye. Herkesin kendine dair bir şeyler bulabileceği yeri gelip belki dersler çıkartacağı bir film 500 Days Of Summer. Esas oğlan Tom ve esas kızımız Summer tebrik-teselli kartları yazan bir şirkette çalışmaktayken ortaya çıkan aşk kıvılcımları onları bir ilişkinin içine sürükler. Ancak aşka, ilişkiye bakışları yönünden aralarında uçurum bulunmaktadır. Tom gerçek aşkı ve mutluluğu hayatına doğru kişi girdiğinde bulacağına inanırken, maviş gözlü kızımız Summer bu kavramlardan oldukça uzaktır. Tabii ki de bu kişilerin ilişkilerinin de her daim farklı şiddetlerde deprem etkisiyle sarsılmasında, sallanmasında şaşıracak bir şey yok.Burada Hollywood'dan veya Amerikan dizilerinden alışkın olduğumuz üzere bir -ilişkimize ad koymayalım, hazır hissetmiyorum- durumu söz konusu. Film bunları bize anlatırken doğrusal olmayan bir şekilde ilerliyor. Yani bir ortadan, bir sondan, bir baştan veya daha farklı biçimde. Böylece de 500 günün içinde, onların zihinlerinde, kalplerinde yaşadıkları gel-gitlere izleyici olarak katılıyoruz ki bu da canlılığı ve sürükleyiciliği sağlayan önemli bir faktör. Ön planda olan Tom, yeri geldiğinde dünyanın en mutlu veya en ümitsiz insanı olabiliyor. Bu noktaya klişe demek haksızlık olur çünkü filmin vermek istediği bir gerçeklik duygusu var ve zaten senaristler bir esinlenme sonucu bunu yazıyorlar*.



     Güzellikleriyle (bkz. Summer), hoşluklarıyla, göndermeleriyle dimağlarımıza pek çok farklı tat bırakan filmimizin diğer bir dikkat çekilesi noktası da soundtrack lar olduğunu da söylemeden geçmeyelim. The Smiths zaten gözümüze sokulurken, çalan Fransızca şarkılar romantik filmlerin olmazsa olmazı olarak yer alıyorlar. Filmin ortasındaki Tom'un başlattığı koreografi tam anlamıyla eğlencenin zirvesi. Bunun yanında Reality-Exceptations sahnesi hem oyunculuk açısından hem de verdiği mesaj yönünden unutulmaz.

   

      Kısacası 95 dakikanın içerisine aşk hayatının mutlu ve acı anlarını, hoş bir vakit geçirmemizi sağlayarak sığdıran, ağlatırken güldüren bir film var karşımızda.Üstüne yapılacak bir dolu eleştiri ve buradan yola çıkarak aşka dair yazılacak çok şey var. Kesinlikle tavsiye edilir ancak izlenilen zamandaki ruh haline göre her bünyede farklı etkisi olur bizden söylemesi.



Yapım Yılı: 2009
Yönetmen: Marc Webb
Oyuncular: Zooey Dechanel, Joseph Gordon-Levitt
İMDB Puanı: 7.8 
 Benim Puanım:8/10




*Senaristlerden Scott Neustadter filmin gerçek bir aşk hikâyesine dayandığını belirtmiştir. Neustadter, Summer karakterinin esin kaynağı kızla 2002 yılında “London School of Economics”de öğrenciyken, kötü bir ayrılıktan çıkmışken tanıştığını ve öpücüklerine karşılık veren fakat heyecanına karşılık vermeyen bu kıza hemen “delice, çılgınca ve umutsuzca” aşık olduğunu açıklamıştır. İlişkinin “acılı ve unutulmaz bir şekilde berbat” bitişi onu Michael H. Weber ile birlikte filmi yazmak üzere harekete geçirdi. Senaryoyu kıza gösterdiğinde, kız ona Tom karakteriyle daha çok bağdaştığını söyledi

No comments:

Post a Comment

Buda ve Peşte

Buda ve Peşte’yi ayıran Tuna nehri boyunca kurulmuş olan, tarih boyunca işgal edilmiş ancak bu sayede farklı kültür ve medeniyetlerin z...